Dışişleri Bakanı Fidan, NTV canlı yayınında gündemi değerlendirdi:
ANKARA (AA) - Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye ile Irak arasında Kalkınma Yolu Projesi'yle Irak'la şu ana kadar geliştirilen anlayış birliğinin iyi olduğunu belirterek, "Biz, dediğim gibi oradaki hükümetin kalkınmaya ilişkin, halkına hizmet götürmeye ilişkin bütün politikalarının arkasındayız." dedi.
Fidan, NTV canlı yayınında dış politikaya ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bakan Fidan, Türkiye-Irak ilişkilerinin fevkalade önemli olduğunu belirterek, "Biliyorsunuz Irak son 20 yıldır çok sancılı bir süreç geçirdi. İşgal, iç savaş, terörle mücadele, siyasal istikrarsızlık birçok konuyu aslında beraberinde getirdi. Bu süre zarfında bizim bir numaralı milli güvenlik problemimiz olan ülkemize kasteden terör örgütünün de işine gelen bir atmosfer oluştu orada ve buradan istifade etti terör örgütü." ifadelerini kullandı.
En büyük problemin Irak'ta bu konuda karşılıklı bir muhataplık ilişkisi içerisinde konuyu çözmeye yönelik bir partnerin olmayışı olduğunu vurgulayan Fidan, "Dolayısıyla işbirliği konusundaki bu eksikliği biz kendimiz kendi göbeğimizi keserek hep götürdük. Operasyonlar süreklilik arz etmeye başladı. Özellikle bizim 2016'dan sonra geliştirdiğimiz konseptle, yani savaşı başladığı yere götürme meselesi, sınırlarımızın ötesine taşıdık. Bizim hiçbir ülkenin toprağında gözümüz yok. Hiçbir ülkeye biz kendi kendimize saldırmıyoruz. Hiçbir ülkeye de yönelik kendi içimizde terör örgütü, silahlı bir grup beslemiyoruz. Biz kendi ülkemize, kendi toprağımıza çok şükür yüzde yüz sahibiz. Egemenliğimizi sonuna kadar uyguluyoruz." diye konuştu.
Fidan, terör örgütü PKK'nın Türkiye sınırları içinde hiçbir yeri kontrol edemediğine, ancak Irak'ta, Suriye'de birçok yeri işgal ettiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Bu hep iç karışıklıktan, bölgesel problemlerden kaynaklanan bir realite. Dış politika hedefleri koyarken, onları sınıflandırırken bizim en büyük önceliğimiz bölgemizde gerçekten bir istikrarın ve barışın hakim olmasıyla ilgili bir konuydu. Irakla terörle mücadelede son zamanlarda bizim geliştirdiğimiz gerek istihbarat paylaşımı olarak gerek fiili olarak bir mesafe katetme söz konusu. Özellikle son yıllarda Sayın Sudani (Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani) iş başına geldikten sonra kendisiyle de konuştuk. Kendisinin Irak'ın kalkınmasına ilişkin ciddi bir vizyonu var."
Irak'ın petrol ve para gibi çeşitli kaynakları olmasına rağmen temel enerji sorunu, su sorunu, sağlık sorunu ve altyapı sorunlarını çözememesini Sudani'nin de fark ettiğini vurgulayan Fidan, şu ifadeleri kullandı:
"Bunları halletmesi lazım. Silahlı grupların, örgütlerin cirit attığı bir ülkede bunun olması mümkün değil. Bunu kendisi de görüyor. Biz de bütün iyi niyetimizle bunu kendisine anlattık. Biz Türkiye olarak bize tehdit olan bir terör örgütü ile siz bizimle beraber olursanız beraber mücadele edelim. Yok siz kendiniz yok etmek istiyorsanız buyurun yok edin. İkisi de olmayacaksa biz her halükarda zaten savaşacağız bu örgütle. İdeal olan sizinle bizim bir anlayış birliği geliştirip bu virüsü, mikrobu ortadan kaldırmamız. Çünkü Irak'ın gelişmesini de engelliyor. Bölgeyi bir çatışma bölgesi gibi uluslararası camiaya aktarma ve imaj uyandırma gibi bir fonksiyon icra ediyor. Bu buraya ne finans getirir, ne yatırımcı getirir, ne buradaki doğal gaz rezervlerini işletebilirsiniz, ne buradan transit yollar geçirebilirsiniz. Hiçbiri olmaz."
- Türkiye ile Irak arasında Kalkınma Yolu Projesi
Fidan, Türkiye ile Irak arasında Kalkınma Yolu Projesi'ne de değinerek, söz konusu projeye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çok önem verdiğini belirtti.
Proje aracılığıyla Irak'ın pozitif gündemle anılmasını istediğini vurgulayan Fidan, "Burada şu anda ilk başta bizim Erbil yönetimiyle geliştirdiğimiz terörle mücadele anlayışını şu anda Bağdat'la da geliştiriyoruz. Onlar biliyorsunuz Milli Güvenlik Kurulu kararıyla PKK'yı yasaklı örgüt ilan ettiler. Bu fevkalade önemli bir adım. Bizim için önemli olan örgüte yönelik hangi adımı atıyor, istihbarat paylaşıyor mu, operasyon yapıyor mu, örgütü birtakım imkanları sahip olmaktan menediyor mu bizim için önemli olan o." dedi.
Almanya'nın PKK'yı terör örgütü olarak tanımladığını ve kendi istihbarat servisine göre, ülkede 14 bin üye ve sempatizanın faaliyet gösterdiğini belirten Fidan, önemli olanın örgüte destek verilmemesi ve mücadeleye geçilmesi olduğunu vurguladı.
Fidan, Irak'ın kendi içinde Bağdat, Erbil, Süleymaniye şeklinde ayrıldığına dikkati çekerek şunları söyledi:
"Bu alanların hepsiyle ayrı ayrı yürüttüğümüz temas, diyalog, bir al-ver ilişkisi var. Ve bunu da dediğim gibi artık taşımak istediğimiz Cumhurbaşkanımız da onu vurguladı kendisi. Türkiye büyük bir ülke. 1 trilyon dolarlık ekonomisi var, bu kadar büyük nüfus var. Birçok ülkenin yapmadığını yapmış, son 20 yılda altyapı sorununu bitirmiş Türkiye. Yolları, okulları, hastaneleri, hava limanları her şey bitmiş. Bundan istifade edin. Artık bu kadar kan, gözyaşı, savaşın durması lazım. Bunun için de bizim planlı ekonomik projelere, planlı kalkınma projelerine, planlı yatırım projelerine gitmemiz lazım. Coğrafyanın kaynakları buna müsait. İnsanlar da bunu istiyorlar. Bizim hem askeri hem istihbari gücümüz var, olacak tehditleri de yok etmeye müsait. Bunu yaparken de biz ne komşularımız tarafından yanlış anlaşılmak istiyoruz ne de onlarla çatışma içerisinde olmak istiyoruz."
Irak'la şu ana kadar geliştirilen anlayış birliğinin iyi olduğunu belirten Fidan, "Bağdat da bundan memnun. Biz, dediğim gibi oradaki hükümetin kalkınmaya ilişkin, halkına hizmet götürmeye ilişkin bütün politikalarının arkasındayız. Onun için Cumhurbaşkanımız da söyledi yani iki ülke de imzalasa bu anlaşmayı biz anlaşacağız. Ama dört ülke şu anda imzaladı. Büyük bir katılım oldu. İnşallah Kalkınma Yolu Projesi ciddi bir başarı olacak bizim için." dedi.
Fidan, Irak-Suriye sınırının güvenliğine ilişkin konunun 4-4 buçuk yıl önce gündeme getirildiğini belirterek, "Çok yoğun istihbari takiple verisini tuttuğumuz ve uyarılarını yaptığımız bir konuydu. Biliyorsunuz şu anda sorunlu sınırlı alanın bir kısmı Kürt bölgesinde kalıyor, bir kısmı federal hükümetin bölgesinde kalıyor. Güneyden belli bir noktaya kadar Amerikalıların olduğu dönemde DEAŞ'ın hakim olduğu yerlerden, yani şimdi o kadar büyük seçicilik var ki, Amerikalılar varken DEAŞ'ın gidip geldiği yerleri sınırı güçlendirmişler. Daha sonra PKK'nın kullandığı bölgeler boş kalmış. Biz bunu sürekli gözetleme faaliyetleriyle görünce, şimdi o dönemki Iraklı arkadaşlara da söyledik, burada artık güçlendirmeye gidilmesi gerekiyor." diye konuştu.
Sınırın güçlendirilmeye başlandığını vurgulayan Fidan, bölgede atılması gereken en önemli adımın Sincar bölgesinin tamamen PKK'dan temizlenmesi olduğuna dikkati çekti.
Fidan, Türkiye tarafının bölgede istihbari ve gözetleme faaliyetlerine devam ettiğini ve görülen açıların Irak tarafına bildirildiğini belirterek, "Tabii bize denk gelirse biz de operasyonel şeylere, kinetik uygulamalara giriyoruz." dedi.
Süleymaniye tarafıyla açık konuşulduğunun altını çizen Fidan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kamuoyuna yansımayan görüşmeler oluyor. Çünkü daha önce de söylemiştim, Süleymaniye kadim bir şehir. Süleymaniye, Musul, Kerkük, Erbil, Zaho... Yani buralar Osmanlı döneminden beri bizim coğrafi ve kültürel devamlılığımızın, biz onların bir parçasıyız, onlar bizim bir parçamız. Osmanlı İmparatorluğu'na çok fazla devlet adamı, mutasavvıf, alim yetiştirmiş de bir yer Süleymaniye. Gerçekten mübarek bir yer. Yani PKK gibi bir virüsün etki ettiği, kontrol altına alabildiği bir yere dönüşmesi de maalesef acı bir şey."
Fidan, Türkiye'nin görüşmelerinde net olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
"Biz kimseye oyun ve tuzak kurmuyoruz. Diyoruz ki bu adamlar kötü. Sizin bunlarla işbirliğine ihtiyacınız yok. Biz sizinle iyi olmak istiyoruz, kötü olmak istemiyoruz. Bunlara olan desteğinizden vazgeçin. Yani savaş işini biz yaparız, problem değil. Ama siz bunlarla aranıza mesafe koyun. Şehrinize gelmesine izin vermeyin. Havalimanını kullanmasına izin vermeyin. Şehrinizde bulunan hastanelerden bu adamların istifade etmesine izin vermeyin. Yoksa bizim cerrahi operasyonlarımız devam edecek. Süleymaniye'nin göbeğinde de operasyon yapıyoruz, kırsalında da operasyon yapıyoruz. Sivil halka zarar vermeden. Bu bizim geliştirdiğimiz bir yetenek. Bu hep devam edecek. Ama şunu yapmak istemiyoruz. Sizi PKK'yla hareket ederken gördüğümüz zaman size de bir şey yapmak zorundayız biz. Çünkü bu örgüt, siz de biliyorsunuz, bize kastetmek için kurulmuş olan bir örgüt. Bizim bunun varlığına izin vermemiz mümkün değil. Ona yardım edenle de bir şey yokmuş gibi davranmamız mümkün değil. Şu anda anladıklarını düşünüyorum, tedbirlerimiz devam ediyor. Ama inşallah anlarlar."
- "Yapay zeka insan hayatını kolaylaştırırken aynı zamanda zihnini değiştirmesiyle tehlike de arz ediyor"
Fidan, yapay zeka konusunu keyifle takip ettiğini belirterek, yapay zekanın sadece diplomasi alanında değil hayatın her alanında ciddi etkilere sahip olduğunun ifade etti.
İlgili platformlarda yapay zekanın bir oyun değiştirici olduğunun ve Türkiye'nin bu konuda geri kalmasının tarihi bir fırsatı kaçırma olacağının gündeme getirildiğini vurgulayan Fidan, birçok meslek grubunun yapay zeka nedeniyle işini kaybetmesinin gündemde olduğunu belirtti.
Fidan, yapay zeka gelişmelerinin halka açık olmayan bir tarafının da olduğunu söyleyerek, "Birkaç tanesini görme imkanım oldu. Şimdi orada artık muhasebe işlemleri, mimari, dizayn ve tasarım işlemleri, statik hesapları, mühendislik hesapları, aerodinamikle ilgili denklemler birçok konu aslında kendiliğinden çözülüyor yapay zeka konusuyla. Burada dediğim gibi bunlar ticarileştiği zaman gerek parayla gerek hizmet yoluyla toplumsal hayata girdikleri zaman, çeşitli iş disiplinlerinde artık insanın yerine makinenin, yapay zekanın geldiğini veya başka bir boyuta hizmetin evrileceğini öngörmek gerekiyor." dedi.
Yapay zeka çalışmaları konusunda hazırlık yapılması gerektiğini ve bu konuda Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır'la görüştüğünü belirten Fidan, "Yoğun bir çalışma için de olmamız gerekiyor, özellikle yapay zeka ve kuantum teknolojileri konusunda. Bunun ikisinin birleştiği yerde tarih artık geri döndürülemez bir şekilde değişiyor." diye konuştu.
Fidan, yapay zekanın insan hayatını kolaylaştırırken aynı zamanda düşünsel yazılımını ve zihnini değiştirmesiyle tehlike de arz ettiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Ben şunu düşünüyorum, ulus devletler çağında yıllardır asker istihbarat, dış politika gibi milli güvenlik konularında çalışınca şunu görüyorsunuz, devletler kendi güçlerini ve rekabet alanlarını maksimize etmek için ellerinden gelen her şeyi yaparlar. Bu onların halklarına karşı bir sorumluluğu. Onun için de biliyorsunuz geçmişte nükleer silahı elde etti devletler, şimdi süpersonik füzeleri elde ediyorlar, uzay silahlandırılıyor. Yapay zekanın da aynı şekilde kullanılmayacağını öngörmek biraz saftiriklik olur. Şu anda zaten yapay zeka uygulamaları askeri alanda büyük ölçüde kullanılmaya başlandı. Askeri alandan da önce yapay zeka istihbari alanda çok fazla şey yapacak."
Yapay zekanın özellikle istihbarat alanında analiz konusunda oyun değiştirici olacağını vurgulayan Fidan, yapay zeka kullanımıyla, yüzlerce insanın çok uzun bir sürede yapacağı işi tek başına çok kısa sürede yapabiliyor olmasına dikkati çekti.
Fidan, yapay zekanın sanatsal konularda sahte uygulamalara da neden olabileceğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"İnsan zihnini ve özellikle yazılı basını yönlendirmede çok fazla içerik üretileceğini düşünüyorum. Çok hazırlıklı olmak lazım. Yani çok istifade etmek lazım. Teknolojiyi kucaklamamız lazım. Onun için hazırlıklarımızı yapmamız lazım. Müfredatımıza sokmamız lazım. Devlet altyapısına, ticaret altyapısına hemen almamız lazım. Yani bu teknolojiyi kaçıramayız. Ama diğer taraftan da bunun getireceği riskleri iyi yönetecek bir şeyimizin olması lazım."
(Bitti)