TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Yanık, Anadolu Yayıncılar Federasyonu'nu ziyaretinde konuştu:

REKLAM

ANKARA (AA) - TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Derya Yanık, AK Parti olarak kadına yönelik şiddetle mücadele, çocuk istismarı ve benzeri suçlarla mücadelenin siyaset üstü bir bakış açısıyla ele alınması gerektiğini düşündüklerini bildirdi.

Yanık, Anadolu Yayıncılar Federasyonu'nu ziyaret ederek basın mensuplarıyla bir araya geldi, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Kadın cinayetleri konusunda, "Hukuki tedbirler yetersiz, AK Parti kadına önem vermiyor" şeklindeki söylemler hatırlatılan Yanık, "Kadına yönelik şiddet konusunda önleyici tedbirler, toplumsal farkındalık ve en son aşamasını düzenleyen yasalar var." dedi.

Yasal düzenlemeler konusunda infaz sistemiyle ilgili birtakım eleştirilerin bulunduğunu belirten Yanık, "Bunları da zaten önümüzdeki yargı paketinde değerlendireceğiz." diye konuştu.

Yargı düzenlemesi yapmanın söz konusu meselelerdeki en kolay kısım olduğunu belirten Yanık, "Daha önemli tarafı meselenin toplumsal farkındalık kısmı, önleyici tedbirlerin uygulanmasıyla ilgili süreçler." değerlendirmesinde bulundu.

AK Parti'ye kadın cinayetleri konusunda iktidar partisi olduğu için eleştiri yöneltildiğini aktaran Yanık, "Bu konuda eleştirilecek en son siyasi iradedir AK Parti. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanı'mızın ilk günden itibaren, onun siyasi yolculuğunu takip edenler iyi bilirler, Refah Partisinin il başkanıyken kadınların siyasete katılması konusunda son derece samimi mücadelesini her platformda verdi. Dolayısıyla 'AK Parti kadınlara önem vermiyor' iddiası ancak bir muhalefet retoriği olmaktan öteye gitmez." ifadelerini kullandı.

AK Parti'nin 22 yıl önce iktidar olduğu Türkiye'nin bugün olmadığını belirten Yanık, o dönem internetin çok sınırlı olduğunu, bugün ise çok yaygın hale geldiğini ve internet ortamından bağımsız bir faaliyetin bulunmadığını, internetin yaygınlaşmasıyla bu konuda hukukun doğduğunu aktardı.

- "Suçlarla mücadele siyaset üstü bir bakış açısıyla ele alınmalı"

Derya Yanık, kadın cinayetleri konusundaki haberleri okurken dayanamadığını ifade ederek, İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil'in öldürülmesine ilişkin "19 yaşındaki bir çocuk bunları yaptı." dedi. Yanık, söz konusu durumu "çok büyük bir sessiz tehlike" olarak niteledi.

Sosyal hayat devam ederken aile birliğinin korunmasının önemli olduğunu kaydeden Yanık, "Aileyi tahkim etmek, geliştirmek için çaba verilirken öte yandan devasa büyüyen bir sanal alan var. Bu sanal alan tehlikelerini görmeden, buralarla ilgili ortak bir tutum belirlemeden kadın ve çocuklara yönelik suçlarla bütüncül mücadele etmenin çok zor olduğuna inanıyorum." dedi.

Derya Yanık, "Biz AK Parti olarak kadına yönelik şiddetle mücadele, çocuk istismarı ve benzeri suçlarla mücadelenin siyaset üstü bir bakış açısıyla ele alınması gerektiğini düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.

Günümüzde çocukların sosyalleşmeyi sanal alemde yaşadığını aktaran Yanık, "Bizim bunları da düşünerek geleceğe dönük çocuk, yaşlı, aile, ailenin desteklenmesi politikalarımızı tüm bunlar üzerinden bir gelecek inşasına dayandırmamız lazım ki bunu yapıyoruz bugün. Kadına yönelik şiddetle mücadelede özellikle bugün içinde yaşadığımız şartlar ve toplumsal duyarlılık, algı biçimi, hukuksal anlamdaki hak eşitliğinin içselleştirilmesi takibi noktasında elimizden geleni yapıyoruz, yapmalıyız." diye konuştu.

- "Uyguladığımız yasal, idari tedbirleri yeniden gözden geçirmemiz lazım"

Hukukun ortaya çıkan vakıaların sonuçlarını düzenlediğini, kadına yönelik şiddet konusunda önemli düzenlemelerin yapıldığını dile getiren Yanık, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un son derece etkin ve iyi düşünülmüş bir yasa olduğunu vurguladı.

"İstanbul Sözleşmesi'nden çıktık, kadın cinayetleri arttı" söyleminin hatırlatılması üzerine Yanık, geçmişte sözleşmeyi savunanlardan birinin de kendisi olduğunu ifade ederek, "İstanbul Sözleşmesi bir çerçeve metin, siz ancak yasal düzenlemelerle içeriğini oluşturursunuz." cevabını verdi.

Derya Yanık, şöyle devam etti:

"İstanbul Sözleşmesi varken de cinayetler vardı maalesef, yokken de var maalesef. Bu tartışma bizi kısır bir noktaya kilitliyor. Bizim bu tartışmayı artık bir tarafa bırakıp işimize bakmamız lazım. Eğer kadına yönelik şiddetle mücadele edeceksek, istismarların önüne geçmek arzusundaysak, kadınların güvenli bir toplumda yaşamasını istiyorsak artık havanda su dövmeyi bırakıp bugün uyguladığımız yasal, idari tedbirleri yeniden gözden geçirmemiz lazım."

- "Ailelere önemli işler düşüyor"

İstanbul'da İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil'i öldürdükten sonra hayatına son veren Semih Çelik hakkındaki bir soru üzerine Yanık, Çelik'in tanılı bir hastalığının tespit edilmediğini belirterek, "Vahşetin temel sebeplerinden birisi içine dahil olduğu gruplar olduğu düşünülüyor." ifadesini kullandı.

Bu konularda ailelere çok önemli işlerin düştüğünü söyleyen Yanık, hiçbir anne ve babanın çocuğunun hasta olmasını, etiketlenmesini istemeyeceğini belirtti.

Yanık, "Geç kaldığınızda çocuğunuza daha büyük bir zarar veriyorsanız, geç kaldığınızda bir tedavi sürecinin önüne geçmiş oluyorsanız, geç kaldığınızda o çocuk toplumsal tehdide dönüşüyorsa artık orada anne, baba şefkatini bir kenara bırakmanız lazım." diye konuştu.

Çocukların şiddet ve istismarda zarar gördüğü kişilerin maalesef en yakınları olduğunu ifade eden Yanık, "Dolayısıyla alan müdahale etmesi çok zor bir alan. Narin olayı, kendi evinde öldürülmüş bir çocuktan bahsediyoruz, en güvenli alan. Soruşturma devam ediyor ama ilk izlenimler bize bunu söylüyor." ifadelerini kullandı.

- "Birleşmiş Milletler sistemi iflas etmiş durumda"

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Yanık, İsrail'in yaptığı katliamı dünyadaki mevkidaşlarına aktarma adına çalışmalar yaptıklarını bildirdi.

İsrail'in saldırılara başlamasının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın durumu "bölgesel tehdit" olarak nitelediğini belirten Yanık, günümüzde bunun doğru çıktığını ifade etti.

Derya Yanık, şunları kaydetti:

"Yaklaşık 52 bine yakın insan, resmi rakamlar 42 binin üzerinde ama yıkıntılar altında da 10 binin üzerinde ölen insan var. Bunlardan 2 bin 400'e yakını 2 yaş altı. Ölenlerin yüzde 65'i kadınlar ve çocuklar. Mesele sadece Filistin'in meselesi değil, Türkiye olarak en başından bu yana söylüyoruz. Bölgesel bir tehdit ve küresel bir tehdit olacak. Nitekim küresel tehdit olma yolunda da gidiyor. Bunu da herkes görüyor ama çok enteresan bir kayıtsızlık var. Birleşmiş Milletler sistemi iflas etmiş durumda."