Taahhütler değişmezse dünyayı yüzyılın sonunda 3 derecelik ısınma bekliyor
Taahhütler değişmezse dünyayı yüzyılın sonunda 3 derecelik ısınma bekliyor
- Küresel ortalama sıcaklık artışının 1,5 dereceyle sınırlandırılması için emisyonların 2030'a kadar yüzde 43 azaltılması gerekirken BM tarafından yayımlanan rapora göre ülkelerin mevcut taahhütleri yalnızca yüzde 2,6 azaltım sağlayacak - Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi İklim Değişikliği Çalışmaları Koordinatörü Dr. Ümit Şahin: - "Eğer devletler, önümüzdeki yıl taahhütlerinde çok büyük bir yükseltme yapmazsa, şu anda 3 derecelik ısınmaya doğru gittiğimiz kesin. Bu 3 derecelik ısınma en son bundan 10 milyon yıl önce görülmüş, biz insanlar olarak bu sıcaklıktaki dünyada yaşayabilecek kapasitede değiliz"
İSTANBUL (AA) - GÜLSELİ KENARLI - Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) İklim Değişikliği Çalışmaları Koordinatörü Dr. Ümit Şahin, ülkelerin sera gazı emisyonlarını azaltmadaki mevcut taahhütlerinin yetersiz olduğunu ve dünyayı yüzyılın sonunda 3 derece ısınmaya götürebileceğini, insanlığın bu sıcaklık artışıyla yaşayabilecek kapasitede olmadığını söyledi.
Ulusal Katkı Beyanları (NDC/Nationally Determined Contributions), Paris Anlaşması'na taraf ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadelede sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik taahhütlerini içeriyor ve bu beyanlara ilişkin Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) düzenli aralıklarla raporlar yayımlıyor.
Sonuncusu hafta başında yayımlanan NDC Sentez Raporu'na göre, ülkelerin taahhütleri, küresel emisyonların 2030 itibarıyla 2019 seviyelerine kıyasla yalnızca yüzde 2,6 azaltılmasını sağlayacak. Bu oranın Paris Anlaşması'nın küresel ortalama sıcaklık artışını, sanayi öncesi döneme göre 1,5 dereceyle sınırlandırmak için gerekli gördüğü yüzde 43'lük azaltım seviyesinden oldukça uzak olması, sıcaklık artışının yüzyılın sonunda 3 dereceye çıkması ihtimalini gündeme getiriyor.
Rapora ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Dr. Ümit Şahin, Paris Anlaşması'nda bütün ülkelerin altına imza attığı hedefin, küresel sıcaklık artışını 1,5 derecede durdurmak olduğunu ancak anlaşmanın, Kyoto Protokolü'ndeki gibi ülkelere verilmiş "Emisyonlarınızı şu yıla kadar, şu kadar azaltacaksınız" şeklinde, talimat niteliğinde bir hedefinin bulunmadığını söyledi.
Her ülkenin emisyon azaltım hedefini ve bunun gerçekleşmesini sağlayacak politikaları kendisinin belirlediğine değinen Şahin, söz konusu politikaların Paris Anlaşması'ndaki 1,5 derece hedefi ile uyumlu olması gerektiğini dile getirdi.
Ülkelerin emisyon hedeflerinin 5 yılda bir yenilenmesi gerektiğine dikkati çeken Şahin, "Mevcut Ulusal Katkı Beyanları 2030 yılını, bir sonraki beyanlar 2035 yılını hedefliyor. Ülkelerin iklim politikalarını özetleyen, hedeflerini gerçekleştireceğine dair taahhütte bulundukları bu belgelerin uluslararası bağlayıcılığı var." dedi.
UNFCCC Sentez Raporu ile BM Çevre Örgütünün "Emisyon Açığı" raporunun da yayımlandığını anlatan Şahin, her iki raporda yer alan tespitlerin benzer olduğunu ifade etti.
Şahin, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Emisyonların çoktan azalmaya başlamış ve azalma oranının 2030'da yüzde 43'e ulaşmış olması gerekiyor. Ama Sentez Raporu en iyi ihtimalle yüzde 2,6 azalacak diyor ki bu da 1,5 derece, hatta 2 derece hedefinin kaçırıldığını gösteriyor. Emisyonların 1,5 derece hedefi için yüzde 42 veya 43 oranında, 2 derece için ise yüzde 28 azaltılmış olması gerekiyordu. Ama yüzde 28 nerede 2,6 nerede? Mevcut durum bizi hızla 3 dereceye doğru götürüyor. Raporun bize özetle söylediği şey bu."
Raporun, devletlere 1,5 derece hedefinin yükümlülüklerini yerine getirme konusunda çok yavaş ve çekingen davrandıkları mesajını verdiğine işaret eden Şahin, tek ülkenin hedefini yüksek ya da düşük tutmasının önemli olmadığını, hedeflerin kolektif amaca hizmet etmesi gerektiğini vurguladı.
Şahin, 2025'te bütün devletlerin, 2035 yılını hedefleyen yeni Ulusal Katkı Beyanları vereceğini hatırlatarak, bunların çok daha yüksek hedefler içermesi gerektiğini, özellikle toplam emisyondaki payı yüzde 77 olan G20 ülkelerinin ortaya koyacağı hedeflerin çok önemli olduğunu aktardı.
Mevcut tablonun gerçekçi olmadığı tespitini paylaşan Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Böyle giderse yüzyılın sonunda dünyada insan uygarlıkları kalmayacak. Mevcut yaşam biçimleriyle, insan uygarlıklarının, bu yüzyılın sonunda 3 dereceyi geçecek olan küresel ısınmaya adapte olması mümkün değil. Bunu bütün bilim insanları, BM, IPCC (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli) söylüyor. Eğer devletler, önümüzdeki yıl taahhütlerinde çok büyük bir yükseltme yapmazsa, şu anda 3 derecelik ısınmaya doğru gittiğimiz kesin. Bu 3 derecelik ısınma en son bundan 10 milyon yıl önce görülmüş, biz insanlar olarak bu sıcaklıktaki dünyada yaşayabilecek kapasitede değiliz. O yüzden ülkelerin, 'Elimizden bu geliyor.' şeklinde açıkladıkları beyanlar gerçekçi değil. Sürreel bir dünyaya doğru gidiyoruz."
Halihazırdaki hedeflerin 3 ila 5 kat güçlendirilmesi gerektiğini, küresel ısınmayı 1,5 veya 2 derecede tutmanın ancak bu şekilde mümkün olabileceğini belirten Şahin, aksi takdirde 2 derecelik ısınmanın gelecek 15 ila 20 yıl içinde görülebileceği öngörüsünde bulundu.
Türkiye'nin de beyanını mutlak azaltım hedefi doğrultusunda yenilemesi tavsiyesinde bulunan Şahin, sözlerini şöyle tamamladı:
"Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Türkiye'nin 2035'e kadar güneş ve rüzgar enerjisi kapasitesini 4 katına çıkaracağını açıkladı ki bu gayet iyi, yüksek bir hedef. Ancak bu hedef Türkiye'nin mevcuttaki ulusal katkı beyanıyla uyumsuz çünkü şu andaki ulusal katkı beyanı, emisyonları 2030'a kadar yüzde 30 artırmayı hedefliyor. Gelecek seneki 2035 hedefi yine artış hedefi ile çıkarsa iklim değişikliği açısından kötü olmasının yanında Enerji Bakanlığının hedefiyle de uyumsuz olacak. Hedefleri ve politikaları tutarlı ve uyumlu hale getirmek için Türkiye'nin 2025 yılında, 2035'e dönük olarak mutlak azaltım hedefi koyması ve kömürden çıkış politikalarını yavaş yavaş devreye alması lazım."
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.