Bayındır Hastanesinden tiroid kanseri ve tedavisine yönelik değerlendirme

Ekonomi (AA) - Anadolu Ajansı | 04.12.2024 - 11:42, Güncelleme: 04.12.2024 - 12:43 1971 kez okundu.
 

Bayındır Hastanesinden tiroid kanseri ve tedavisine yönelik değerlendirme

- Bayındır İçerenköy Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ferit Kerim Küçükler: - "Ailede tiroid kanserinin olması, obezite, iyot düzeyinin çok düşük veya çok yüksek olması, radyasyon ve kadmiyum maruziyeti gibi çevresel faktörler tiroid kanseri için risk faktörü oluşturuyor"
İSTANBUL (AA) - Bayındır İçerenköy Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ferit Kerim Küçükler, tiroid kanserinin nodül içindeki hücrelerin kontrolsüz şekilde büyümesiyle ortaya çıktığını bildirdi. Hastaneden yapılan açıklamaya göre, başlangıç dönemlerinde genelde belirgin bir bulgu vermeyen tiroid kanserlerinde, ilerleyen dönemlerde ise hızlı büyüyen tiroid nodülü, ses kısıklığı, öksürük, yutma güçlüğü ve boyunda lenf bezesi büyümesi görülebiliyor. Bu nedenle nodül takibinde düzenli tiroid ultrasonografisi çektirmek önem taşıyor. Açıklamada görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Ferit Kerim Küçükler, tiroid kanserinin kadınlarda erkeklerden 3 kat daha fazla görüldüğü bilgisini paylaşarak, hastalığın kadınlarda en sık 40-50 yaş aralığında, erkeklerde ise 60-70 yaş arasında görüldüğünü aktardı. Her 100 bin kişinin, 5 ila 10'unda tiroid kanseri saptandığını kaydeden Küçükler, "Ultrasonografinin daha sık kullanılmaya başlamasından bu yana tiroid kanseri daha fazla sayıda saptanıyor. Ailede tiroid kanserinin olması, obezite, iyot düzeyinin çok düşük veya çok yüksek olması, radyasyon ve kadmiyum maruziyeti gibi çevresel faktörler tiroid kanseri için risk faktörü oluşturuyor." ifadelerini kullandı. Küçükler, genel olarak tiroid kanserinde ölüm riskinin düşük olduğuna, hastalığa göre farklılık gösterebildiğine dikkati çekerek, "Hafif seyreden tiroid kanseri tiplerinde ölüm riski milyonda beş hastayken, hızlı ve kötü seyreden anaplastik kanser gibi tiplerde bu oran yükseliyor." açıklamasını yaptı. Normal tiroid hücrelerinin aşırı derecede çoğalması, tiroid bezi içerisinde "nodül" denilen yumru şeklinde oluşumlara yol açtığına işaret eden Küçükler, nodül içerisindeki hücrelerin kontrolsüz büyümesi halinde tiroid kanserinin geliştiğini vurguladı. Küçükler, tiroid nodüllerin yüzde 5-10 kadarında tiroid kanseri saptandığını belirterek, "Tiroid ultrasonografisi şüpheli nodülleri saptamak için en hassas yöntem. Tomografi, MR ve tiroid sintigrafisi tanı amaçlı kullanılmaz. Tiroid nodülünüz risk faktörleri taşıyorsa tiroid ince iğne aspirasyon biyopsisi yapılması gereklidir. Tiroid nodülü için risk faktörleri, düzensiz sınırlı olması, içinde kireçlenme odakları bulunması, düzensiz kanlanma odakları olmasıdır. Tiroid kanserini saptayabilen bir kan testi bulunmuyor." şeklinde görüş belirtti. - "Tiroid kanserinin tedavisi, cerrahi operasyondur" Tiroid kanserlerinin hücresel özelliklerine göre sınıflandırıldığına değinen Prof. Dr. Küçükler, çeşitlerini ise şöyle sıraladı: "Papiller tiroid kanseri; hastaların yüzde 80'inde görülüyor. Bu hastalarda boyundaki lenf bezelerine yayılım olsa bile tedaviye çok iyi yanıt veriyor ve genelde yaşam süresini etkilemiyor. Foliküler tiroid kanseri; hastaların yüzde 15'inde görülüyor. Akciğer ve kemik gibi organlara yayılım yaptığında, hastalık seyri papiller kanserlerden daha ağır olabiliyor. Medüller tiroid kanseri; nadir görülen türdür. Ailevi geçişler olabileceği için ayrıntılı değerlendirmeler yapılması gerekiyor. Anaplastik tiroid kanseri; nadir görülüyor ve tedaviye cevabı iyi olmuyor." Tiroid kanserinin tedavisinin cerrahi operasyon olduğunun altını çizen Küçükler, hastalık değerlendirmesine göre tek tiroid lobunun (lobektomi) veya her iki lobun (total tiroidektomi) operasyonla çıkarıldığını kaydetti. Küçükler, bazı durumlarda lenf bezelerinin de çıkarılması gerektiğine değinen, "Operasyon sonrası gerekli durumlarda radyoaktif iyot tedavisi ile kalan tiroid hücrelerinin de yok edilmesi sağlanır. Total tiroidektomi uygulanan hastalarımızın ömür boyu tiroid hormonu kullanmaları gereklidir. Tiroid kanserlerinde kemoterapi ve radyoterapi nadiren kullanılır. Hastanın ileri yaşta olması, tümörün tipi, büyüklüğü ve yayılım göstermiş olması hastalık seyrini olumsuz etkiler." değerlendirmesinde bulundu. Küçükler, "Radyofrekans ablasyonu tedavisinde, elektrik enerjisi kullanılarak, kanser hücreleri yüksek ısıyla öldürülür. Kriyoablasyon tedavisinde ise kanser hücrelerini dondurarak öldürmek için bir gaz kullanılır. Bu tedavi yöntemleri küçük kanser alanlarını kontrol etmeye yardımcı olabilir." ifadelerini kullandı.
- Bayındır İçerenköy Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ferit Kerim Küçükler: - "Ailede tiroid kanserinin olması, obezite, iyot düzeyinin çok düşük veya çok yüksek olması, radyasyon ve kadmiyum maruziyeti gibi çevresel faktörler tiroid kanseri için risk faktörü oluşturuyor"

İSTANBUL (AA) - Bayındır İçerenköy Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ferit Kerim Küçükler, tiroid kanserinin nodül içindeki hücrelerin kontrolsüz şekilde büyümesiyle ortaya çıktığını bildirdi.

Hastaneden yapılan açıklamaya göre, başlangıç dönemlerinde genelde belirgin bir bulgu vermeyen tiroid kanserlerinde, ilerleyen dönemlerde ise hızlı büyüyen tiroid nodülü, ses kısıklığı, öksürük, yutma güçlüğü ve boyunda lenf bezesi büyümesi görülebiliyor. Bu nedenle nodül takibinde düzenli tiroid ultrasonografisi çektirmek önem taşıyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Ferit Kerim Küçükler, tiroid kanserinin kadınlarda erkeklerden 3 kat daha fazla görüldüğü bilgisini paylaşarak, hastalığın kadınlarda en sık 40-50 yaş aralığında, erkeklerde ise 60-70 yaş arasında görüldüğünü aktardı.

Her 100 bin kişinin, 5 ila 10'unda tiroid kanseri saptandığını kaydeden Küçükler, "Ultrasonografinin daha sık kullanılmaya başlamasından bu yana tiroid kanseri daha fazla sayıda saptanıyor. Ailede tiroid kanserinin olması, obezite, iyot düzeyinin çok düşük veya çok yüksek olması, radyasyon ve kadmiyum maruziyeti gibi çevresel faktörler tiroid kanseri için risk faktörü oluşturuyor." ifadelerini kullandı.

Küçükler, genel olarak tiroid kanserinde ölüm riskinin düşük olduğuna, hastalığa göre farklılık gösterebildiğine dikkati çekerek, "Hafif seyreden tiroid kanseri tiplerinde ölüm riski milyonda beş hastayken, hızlı ve kötü seyreden anaplastik kanser gibi tiplerde bu oran yükseliyor." açıklamasını yaptı.

Normal tiroid hücrelerinin aşırı derecede çoğalması, tiroid bezi içerisinde "nodül" denilen yumru şeklinde oluşumlara yol açtığına işaret eden Küçükler, nodül içerisindeki hücrelerin kontrolsüz büyümesi halinde tiroid kanserinin geliştiğini vurguladı.

Küçükler, tiroid nodüllerin yüzde 5-10 kadarında tiroid kanseri saptandığını belirterek, "Tiroid ultrasonografisi şüpheli nodülleri saptamak için en hassas yöntem. Tomografi, MR ve tiroid sintigrafisi tanı amaçlı kullanılmaz. Tiroid nodülünüz risk faktörleri taşıyorsa tiroid ince iğne aspirasyon biyopsisi yapılması gereklidir. Tiroid nodülü için risk faktörleri, düzensiz sınırlı olması, içinde kireçlenme odakları bulunması, düzensiz kanlanma odakları olmasıdır. Tiroid kanserini saptayabilen bir kan testi bulunmuyor." şeklinde görüş belirtti.

- "Tiroid kanserinin tedavisi, cerrahi operasyondur"

Tiroid kanserlerinin hücresel özelliklerine göre sınıflandırıldığına değinen Prof. Dr. Küçükler, çeşitlerini ise şöyle sıraladı:

"Papiller tiroid kanseri; hastaların yüzde 80'inde görülüyor. Bu hastalarda boyundaki lenf bezelerine yayılım olsa bile tedaviye çok iyi yanıt veriyor ve genelde yaşam süresini etkilemiyor. Foliküler tiroid kanseri; hastaların yüzde 15'inde görülüyor. Akciğer ve kemik gibi organlara yayılım yaptığında, hastalık seyri papiller kanserlerden daha ağır olabiliyor. Medüller tiroid kanseri; nadir görülen türdür. Ailevi geçişler olabileceği için ayrıntılı değerlendirmeler yapılması gerekiyor. Anaplastik tiroid kanseri; nadir görülüyor ve tedaviye cevabı iyi olmuyor."

Tiroid kanserinin tedavisinin cerrahi operasyon olduğunun altını çizen Küçükler, hastalık değerlendirmesine göre tek tiroid lobunun (lobektomi) veya her iki lobun (total tiroidektomi) operasyonla çıkarıldığını kaydetti.

Küçükler, bazı durumlarda lenf bezelerinin de çıkarılması gerektiğine değinen, "Operasyon sonrası gerekli durumlarda radyoaktif iyot tedavisi ile kalan tiroid hücrelerinin de yok edilmesi sağlanır. Total tiroidektomi uygulanan hastalarımızın ömür boyu tiroid hormonu kullanmaları gereklidir. Tiroid kanserlerinde kemoterapi ve radyoterapi nadiren kullanılır. Hastanın ileri yaşta olması, tümörün tipi, büyüklüğü ve yayılım göstermiş olması hastalık seyrini olumsuz etkiler." değerlendirmesinde bulundu.

Küçükler, "Radyofrekans ablasyonu tedavisinde, elektrik enerjisi kullanılarak, kanser hücreleri yüksek ısıyla öldürülür. Kriyoablasyon tedavisinde ise kanser hücrelerini dondurarak öldürmek için bir gaz kullanılır. Bu tedavi yöntemleri küçük kanser alanlarını kontrol etmeye yardımcı olabilir." ifadelerini kullandı.

İstanbul HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve noktahaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
beylikdüzü escort esenyurt escort beylikdüzü bayan avcılar escort istanbul escort beylikdüzü escort bahceşehir escort esenyurt escort fındıkzade escort fındıkzade escort istanbul escort şişli escort